Türkiye’de motor kullanan insanalar bin bir çeşit. Fazla cesurundan, temkinlisine; soruları, abi bu kaç yapıyordan ileri gidemeyen kesimden, kendi koşullarına uygun motor seçmesi gerektiğinin farkında olanına; basıyorum gidiyor zihniyetlisinden, bu bir deryadır öğren öğren bitmez diyenine kadar..
Motor kullanmak istiyorsunuz , ilk adımı atacaksınız, ya da motorunuzu yenileyeceksiniz diyelim. En meşhur, en hızlı, en atik motor; en iyi motor demek değil. Belki de çok kaliteli bir motor; sizin anatominiz, bilginiz, tecrübeniz, kullanım sahanız için en kötü motor seçimlerinde biri. Abartmıyorum. Ne yazık ki ülkemizde, bazı arkadaşlar heyecan tutkusu, eksik bilgi, yanlış bilgilendirme vb. gibi sebeplerden, çok çok yanlış motorlarla bu işe başlıyorlar. Bize sonra Fatiha okumak düşüyor. Bazılarının hala hayatta olması ise sadece bolca hıfzı ilahi. Daha üzücü bir nokta ise bilgisi olmasına rağmen, teoriği pratiğe dökmemiş, canına susamış arkadaşlar…
Hangi çeşidinden olursa olsun, biz motorcular birbirimizi severiz, trafikte bile kollarız, tanımasak bile birbirimize yardım ederiz, birlik oluruz. Öyleyse beni, size nutuk atan değil, kimseye zarar gelmesini istemeyen, üzerinize titreyen bir arkadaşınız olarak düşünün ve güvenliğiniz için kale alın.
Kafası ölümlü olduğuna basan arkadaşlar; lütfen abi kaç basıyor cümlesini, abi bana hangisi uygun ile değiştirsinler. Çok hızlı gitmek istiyorsanız eğlence parklarındaki hız trenleri daha mantıklı bir seçim, en azından trafikteki diğer sürücüler için. Kimse kimsenin hayatını kendi keyfi için riske atmamalı. Kaza videolarını izleyenler biraz empati yaparlarsa, hak vereceklerdir.
İç bozuldukça dışa verilen önem artarmış der bir bilge. Motosiklet sizin için özgürlükse, özgür olmak önemliyse, neden başkalarının sizi motorunuz üzerinden beğenmesi bu kadar önemli? Bu ciddi bir özgüven eksikliğinin göstergesi ve motorun şekli şemali geçici çözüm. Başkalarının ne düşüneceği üzerine seçimler yaparak özgürlüğünüzü kısıtlamayın. “Kızlar bu motora bayılıyor” . Bırak kızlar motora değil, içi boş olmayan özgüvenine bayılsın. Kendini ve kimseyi tehlikeye atmayacak kişiliğe, sorumluluğa ve bilince sahip oluşuna bayılsın. Kaza yapmış haline de bayılmayacaklar emin ol. (Bir bayan olarak bunu gözlemlediğimiz kesimin genel itibariyle erkek olmasından yola çıkarak erkeklere hitap ettim, aynı durum bu zihniyetteki herkes için geçerli.)
O çim biçme makinası misali, üzerine aksanına para verip öttürdüğümüz motorlarla havalı olduğumuzu mu zannediyoruz, e be arkadaşım… Ruhlarımızın gürültüsü mü motorlara yansıyan? Yoksa içimizdeki kızgınlığı ifade etme şeklimiz mi? İnsanlar huzur bulmak için taa Hindistan’a gidiyorlar. Ne bu hırçınlık? Hadi tamam seviyorsun diyelim; ama etrafın rahatsız olabileceğini de düşünmek gerekmez mi? Gezegen sana ait değil ki.
Ehliyetimi almadan 6 ay kadar önce Türkçe- İngilizce okuyabildiğim kadar resmi site, forum, bilgilendirme sitesi okudum. Onlarca saat, onlarca sayfa okudum. Açıkça söylemek gerekirse ülkemizin forumlarında sırf kendi motoru olduğu için motorunu beğenen arkadaşlar bolca mevcut. İngilizce siteler size daha geniş bir ufuk sağlaması yönünden gayet faydalı. Ancak göz önüne almanız gereken çok önemli bir husus var; Türkiye ile Avrupa, Amerika vs. gibi ülkelerin yollarının karakteristiği arasındaki farklılıklar. Yer bizim memleketse, tekerler bu durumda en çok düşünülmesi ve hatta motorun cc değerinin yanında en öncül hesaba katılması gerekenlerden. Belki markadan model değil, özelliklerden markaya doğru yol almanız daha akıllıca.
Scooter kullanıcıları için burada bir parantez açacağım. Bisikletin farklı jant boylarını pürüzsüz olmayan yollarda sürmüş olanlar bilir, küçük teker çapları eşittir daha fazla risk. Diyelim ki yol düzgün, bu seferde manevra kabiliyetiyle birlikte işin içine gidon hakimiyeti ile ilgili farklar giriyor. Bisiklette bile bu farklılıklar aşikarken, yüksek hızlara çıktığınız scooter devreye girince ne olacak? Misal Vespa’lar güzel olabilir, ama rahat değilsen güzelliğini ne yapacaksın? Benim tavsiyem büyük tekerler, yeni başladıysanız büyük tekerler ve mutlaka düşük cc’ler. Büyük teker sevdasına maxi scooter alıp kaş yaparken gözünüzden olmayın. :)
Trafiğe alışma aşamasındaysanız; dikkatinizi, her an belirmesi yüksek olasılıklı, trafiğin de kendi içinde bir çeşit medeniyet gerektirdiğinin farkında olmayan sürücüleri atlatmaya, çukurlara, kasislere, virajlara; yani yola ve dış etkenlere vermeniz gerekiyor. Aslında tüm sürücüler için bu durum geçerli olsa da, hem motora hem trafiğe alışmaya çalışan insanlar için, trafik akışı odaklanması daha zor bir mesele. O zaman ne yapabiliriz? Scooter, cup düşünebiliriz. Bu motorların viteslilere göre belli başlı konularda eksileri olmasına rağmen, dikkate bağlı-güvenlik açısından artıları inkar edilemez. Üstelik cuplar oldukça az yakıyor. Daha az benzin daha çok kilometre!
“Arkadaşım yılların motorcusu, bunu önerdi’yi baz alarak seçim yapan insanlar olabiliyor. Arkadaşlarımızın kıyafetleri bile bize olmazken, onun motorunun bize ne kadar uygun olduğu muamma. Motor da bir nevi kıyafet gibi, yukarıda belirttiğim gibi motorun sele yüksekliği, gidonla sele arası mesafe, sürücü boyu, tecrübe farklılığı vb. sebeplerden ötürü, önerilen kişiye uygun olmayabilir. Üzülerek söylemek gerekirse yılların motorcusu nice at gözlüklü motorcular da var. Bir bilene değil, birkaç bilene soralım, okuyalım, araştıralım hatta fuarlara gidelim. Ama karambole motor almayalım.
Velhasıl üzerinizde canımızı taşıdığımız aracı, hiç birimizin öylesine seçme lüksü yok. Lütfen, araştırın, araştırın, araştırın! Önce dışını değil özelliklerini araştırın, motorun özelliklerinden önce sizinle bütün olacak motor nasıl olmalı onu araştırın. Gaza gelmeden, enaniyet yarışına girmeden, bana bir şey olmaz düşüncesini çöpe atarak, bununla ne kadar hava atarımdan ziyade bununla ne kadar yaşarım diye düşünerek araştırın. Ülkemizin aklı başında insanlara ihtiyacı var. Lütfen aklı başında insanlardan bir tanesi de biz olalım, örnek olalım.
Hoşça Kalın :)