Hayallerimiz ışık hızında ilerliyor ya da bir çember etrafında dönüp duruyor olabilir. İstediğimize zihnimizde ulaşırken hangi gerçeklik bizi mutlu eder diye düşünürken, konuya merak kavramı da dahil oluverdi. İnsanlar neden roman okuyor, kurgulanmış başka hayatları izlemek ve üretmek için kalburüstü çaba sergiliyor, yahut bunlarla bile yetinmeyip bilim-kurgu gibi bir alanın müptelası oluyor? Tatminsizliklerimiz içinde sıkılıp, kısa bir süreliğine de kaçmak istiyor olabilir miyiz? Aynı yerde durmak, ya da aynı çember etrafında dönüp durmak; anlam yüklemediğimiz, yükleyemediğimiz her an yüke dönüşüyor olmasın?
Ne istiyor bu insanoğlu, diye düşünürken; yolculuk nereye diye sordum kendime. İkinci soru birincinin cevabı oldu: Yolculuk.
Misal dünyadan sıkılınca gözlerimi kapatmadan dünyanın etrafında havada yüzebiliyorum, dünyaya ışık yılı uzaktan bakabiliyorum… Da, cismimin ruhumdan ağır oluşu ve dünyadaki işlerim devreye girince bu her hale çözüm değil. Zihnimin hızına yetişebilecek ve de işte o merak duygusunu hemen ardından gerçekle (o da neyse artık?) ilişkilendirecek bir şey lazım bana. Sen de çok şey istiyorsun demeyin; Siz de istiyorsunuz… E, sonra motor aldım, gökyüzünde hangi taraftaki bulutlar güzelse oraya sürdüm, ekşi ekşi kokan mis gibi otlarla tanıştım, denizin parıltıları her seferinde farklı gülümsedi, rüzgarın ruh halinin biri ötekini tutmadı.
İstanbul’a motorumla geldiğim anı hep hayal etmiştim, köprüden ilk geçişimi de öyle. Ama imgelerimin içinde tam da ben geçerken köprüye köprü olan martıların uçuşu, pembenin en yumuşak tonu bulutlar yoktu. Hava böyle güzel değildi. Her zaman, bir yerlerde, inşallah, hayallerimizden daha güzel yaşanacaklar vardır, hissedilecekler vardır, ruhun duyumsayacakları vardır. Hiç gitmediğimiz bir yerde canımızın istediği yerde durup verilecek molalar vardır. Belki benim gibi zorunluluklardan sıkılanlar vardır. Rutinlerin geçerliliğini yitirdiği zaman dilimlerinde hep yanımızda olan da değerli olmayacak da, kim değerli olacak? Öyleyse anlamı küçümsenebilir ya da araç işte diye kestirilip atılabilir mi? Bu duygunun kendisi bile tek başına hayatımızdaki nicesinden doyurucu değil mi?
Hayal kurmamıza yardımcı olmakla kalmayıp bizi gitmek istediklerimize, her defasında sıkılmadan, mızıklanmadan, vefasızlık yapmadan, üzerinden atmaya çalışmadan götüren kaç insan var hayatımızda? Cevap bu kadar aşikarken, motora olan bu sevgim azmış bile onu fark ettim.
Arkadaşınıza iyi bakın…
İyi bayramlar :)
www.MotoEtkinlik.com adresinde yer alan yazınların kaynak gösterilmeden kullanılmaları yasaktır!