Bazen işin içinde olanların bile kararsız kaldığı bazen de kulaktan dolma bilgilerle aklımızda yer etmiş bazı bilgileri doğrularıyla değiştirelim.


Yapılan işten tutun da kullanılan motosiklete hatta ekipmanlara kadar farklıdır bu ikisi. Motosikletlerin tipleri benzediğinden ve ikisi de arazide yani toprak zeminde kullanıldığından bu ikisi bize hep aynı şeymiş gibi gelir. Farklılıklarından bahsetmeye başlayalım o zaman.
Öncelikle Enduro ve Motokros yarışlarını ele alalım:
–Enduro yarışları çeşitli test etaplarından oluşan bir yarıştır. Doğa ile içiçe olarak tasarlanan enduro yarış parkurunun orman, taş, kaya, dik ve uzun iniş-çıkışlar içermesi temel özelliklerindendir.
–Motokros yarışları sınırları çizilmiş belli bir toprak pistte durmadan dönülerek 20dk+3 tur, 30dk+1 tur vb. şekilde yapılır.


Motosikletleri ele alalım:
–Enduro motosikletleri yumuşak amortisörleri, nispeten uzun vites aralıkları, orantılı güç aktarımı, far ve sinyal gibi parçalara elektrik aksamı uygun olan motosikletlerdir.
–Kros motosikletleri ise sert amortisörleri, kısa vites aralıkları, ani güç ve tork üzerine üretilmiş motorları olan ayaklık, far, sinyal, elektrik marşı gibi ağırlık yapacak hiçbir aksamı olmayan motosikletlerdir.
Dağda tepede, Eymir Gölü‘nde hatta enduro yarışında yanınıza gelip ”bak Mehmet Abi gırosçu bunlar” gibi cümleler kuran sevimli ve sempatik halkımıza/insanımıza karşı tebessümü yüzünüzden eksik etmeyin :) Ama işin doğrusunu da bilin ;)
Yapılmaz demiyorum ama işkence olur, can sıkar ve bir taraf sakatlanır. Neden mi ? Enduroda motosiklet kadar vücudunuz da çalıştığı için aşırı bir terleme durumu söz konusu olacaktır. Bu yüzden yolda kullandığınız ekipman sizi pişirir, terinizi emer ve sizi hasta edebilir. Bunun en basit örneği KASK. Enduro kaskı üzerindeki terek ile gazlarken çalı çırpıyı, düşüşte sivri taş vb delici tehlikeleri yüzünüzden uzak tutacak ve uzun çene kısmı ile nefes nefese kaldığınızda rahat hava akışı sağlayacak tasarımdadır.
Endurodaki dizlik, dirseklik, vücut koruma ve botun yoldaki ile alakası oldukça azdır. Yolda genelde kullandığımız ekipmanlar tek seferliktir yani tek düşmeliktir ve darbe alınca darbeyi emer ve sertleşirler. Ayrıca darbe sonrası sürüklenme üzerine üretildikleri için kevlar vb. malzemeler kullanılır ve yine terletir.


Arazide ise temel amaç darbeyi derinize yansıtmamak olduğu gibi sivri taş, kaya, ağaç gibi delici şeylerin vücudunuza saplanmasını önlemektir. O yüzden darbe anında sertleşmezler, hep serttir bu malzemeler :)


Eldivenler! Bu ekipman da güzel bir kıstastır. Yolda genelde deri (sürtünmeye dayanıklı) ve darbeye dayanıklı uzun eldivenler kullanılırken arazide gazı, debriyajı, freni daha çok hissedeceğiniz sizi çalı çırpı gibi şeylerden korumaya yetecek kadar koruması olan kısa eldivenler kullanılır.
Kısaca bot konusuna da değinecek olursam arazi botları oldukça sert ve esnemeyen botlardır. Bu sayede kaya ile motorun arasına sıkışan ayağınızı dizinize kadar korurken bileğinizin dönmesini de engeller.
Sonuç olarak; yol ekipmanlarınız ile araziye, arazi ekipmanlarınız ile yola çıkmayınız!
Doğrusu: Enduro öğrenci işidir.
Şimdi kime göre neye göre muhabbeti tabi ki yapılabilir. Spor işini bir kenara bırakacak olursak olayı şu şekilde anlatabilirim: Motosiklete illa ki binecekseniz yolda kullanmaktan daha güvenli ve daha az masraflı başka bir seçeneğiniz yok. Yol motorunun ekipmanları, benzini, vergisi, düştü-kalktı masrafları! ehliyeti vs. derken liste oldukça kabarıyor. Oysa orta halli bir enduro motosikletini 10-12 bin TL’ye alıp orta halli ekipmanları da 1000-1500 TL civarına edinebilirsiniz. Plaka yok, vergi yok, ehliyet yok, düştüm grenajım çizildi vay efendim aynam kırıldı derdi yok. Yani enduroda hiçbir şey yok.. Eğlencesi dışında.
Aman tanrım! Duyabileceğiniz en saçma cümlelerden biridir bu. Hiçbir karşılığı da yoktur. Kısa bir formül ile hemen doğrusunu anlatalım, bana hak vereceksiniz. Bir laf vardır düşmemiş motorcu yoktur henüz düşmemiş motorcu vardır diye :) Bu düşme-kalkma işleri genelde motora yeni başladığımızda daha fazla başımıza gelir. -Benim gibi istisnalar olabilir, ben başladığımdan beri düzenli olarak düşerim :) – Ayrıca düşme fikri durmadan ensemizdedir ve çoğu zaman korkumuzdan kendimizi geliştiremez olduğumuz yerde sayarız. Peki asfaltta mı düşmek isterdiniz yoksa toprakta mı ? Hangi zeminde kendinizi daha rahat hissederdiniz ? Hangisinde kendinizi daha fazla geliştirebilirdiniz ?
Cevap: Toprak candır, Asfalt heyecandır! :)

Bunu diyen birine kadın endurocularımızdan biri tarafından özel ders ayarlayabilirim ;) Veyahut geçtiğimiz pazar günü -içlerinde benim de bulunduğum- bir grup erkeğin çıkamadığı dik çıkışı tek başına çıkan tayfamızın kadın endurocularından biri ile tanıştırabilirim. Bu konuya pist yarışçımız Name Ekin‘in bir cümlesi ile noktayı koymak isterim:
”Yarışacağım zaman beni şikayet edip ”pistte kızın ne işi var?” diyenler olmuştu, bunun üzerine inat yaptım ve ilk yarışımda erkekler kategorisinde 2. oldum.”
Erkekler utanmayın, gurur duyun ;)


Liste bu şekilde uzaar gider ama bu haftalık da benden bu kadar arkadaşlar. Sorularınız, öneri ve istekleriniz için yazının altında bulunan yorum kısmını kullanabilir ya da bana e[email protected] adresinden ulaşabilirsiniz.
Haftaya Türkiye Enduro Şampiyonası ve Enduro Yarışları hakkında konuşacağız. Beni takiplemeye devam edin, görüşmek üzere ;)
ErenApaçisi’nin Diğer Yazıları İçin Tıklayın!
#ErenApaçisi
Enduro yarışlarından birkaç görüntü:


Enduro motosikletler için kaliteli motor yağı kullanmak çok önemli. Motosikletimize iyi bakmak için biz Dünya MXGP‘nin sponsoru IPONE‘un Ipone Katana ve Ipone Samourai yağlarını kullanıyoruz. Tavsiye ederiz! ;)